Hipertansiyon
HİPERTANSİYON
Kalpten damar içine pompalanan kanın, atardamar duvarına yaptığı basınç tansiyondur. Büyük ve küçük tansiyon olmak üzere iki çeşittir.
Genelde, büyük tansiyon 100 ile 140 mmHg arası normal, küçük için ise 60 ile 90 mmHg arası normal kabul edilir. Kan basıncımızın 140/90 mmHg ve üzerinde olması hipertansiyon olarak tanımlanır. Hipertansiyon, erişkinlerin üçte birini etkileyen çok ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Yaşla ilerledikçe hipertansiyon riski de artmaktadır. 65 yaş üzerindeki bireylerin 2/3’ünde yüksek tansiyon gözlemlenir.
Hipertansiyonun sebepleri nelerdir?
Hastaların büyük kısmını genetik ve çevresel faktörlerin sonucu olarak gelişen esansiyel hipertansiyon vakaları oluşturur. Ancak%20-25 lik bir kısımda böbrek atar damarı daralması (renal arter stenozu), böbrek üstü bezi tümörleri feokrositoma, hiperaldosteronizm, gençlerde aort koarktasyonu, uyku apnesi gibi çeşitli altta yatan durumlar olabilir. Bu nedenle klinik pratikte bir hasta müracaat ettiğinde hastanın esansiyel hipertansiyon mu olduğu yoksa ikincil sebepler açısından (sekonder hipertansiyon) araştırılıp araştırılmayacağı değerlendirilmelidir. 60 yaş üzeri ani gürültülü tansiyon başlangıcı, potasyum düşüklüğü, ailede nöroendokrin tümör öyküsü, ataklar halinde tansiyon yüksekliğiyle birlikte yüzde kızarma, çarpıntı vb. semptomların eşlik etmesi, obesite, uyku kalitesinde azalma ve horlama öyküsü gibi belirtiler sekonder sebepler için ipucu olabilir.
Hipertansiyon hangi organlarımızı etkiler?
Yüksek kan basıncı, süreklilik arz ettiğinde, kalp, beyin, atardamarlar, böbrek gibi organlarımızı etkiler ve hasara yol açar. Bu da kalp krizi, kalp yetersizliği, inme (felç), beyin kanaması, böbrek yetmezliği, aort damarında genişleme/yırtılma ve göz dibinde kanama gibi belirtiler verir. Kan basıncı kontrol edildiği takdirde, organlarda gelişen bu hasarlar tamamen önlenebilir ya da hasar riski ciddi ölçüde azaltılabilir.
Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?
Tansiyon hastalarında tansiyonla ilişkili semptomlar hastaların yarısından fazlasında tansiyon hastası olduğunu öğrendikten sonra ortaya çıkmaktadır. Yani tansiyon hastalarının çoğu hasta olduğunun farkında değildir. Kabaca hastaların sadece yarısında tanı konulmuş olup diğer yarısı tansiyon hastası olduğunun farkında olmadan yaşamaktadır. Bu nedenle şikayet olsun olmasın 40 yaşından itibaren arada bir tansiyon ölçümünde fayda vardır. Ense kökündeki ağrı en sık hastaları şüphelendiren belirtidir. Aslında hipertansiyon uzunca bir süre belirti vermez ve sinsice ilerler. Zaman içinde de belli organlarda hasara yol açar. Başlıca belirtileri, baş dönmesi, baş ağrısı sersemlik, nefes darlığı, sık yorulma, göğüste ağrı, çarpıntı ve burun kanamasıdır. Ani ve ciddi yükselmelerde (>220/120 mmHg) beyin ödemi diyebileceğimiz ensefalopati gelişebilir bu durumda şiddetli baş ağrısı, bulantı-kusma, görme ve bilinç bozukluğu görülebilir. Bu durum acil tedavi gerektiren bir durumdur. Yine ani ciddi yükselmelerde beyin kanaması ve felç gelişebilmektedir.
Hipertansiyon tanısı nasıl konulur?
Hipertansiyon tanısı koyma bazen karmaşık olabilir. Hastaların yaklaşıl %20 sinde hastanede heyecana bağlı kan basıncı yüksekliği gelişebilmektedir. Buna beyaz önlük hipertansiyonu da denmektedir. %10 kadar hastada ise ev ölçümleri yüksek olmasına karşın doktor ofisinde normal çıkmaktadır ki buna da maskeli hipertansiyon denilmektedir. Ayrıca tansiyon ölçümü çok hataya açık bir ölçümdür. Hasta için koluna uygun manşon kullanımı, kalibrasyonu yapılmış düzgün bir tansiyon aleti kullanımı, aletin kalp hizasında tutulması kolun ve sırtın desteklenmesi, manşonun uygun basınca kadar şişirilip yavaş bir şekilde havasının indirilmesi gerekmektedir. Bu kadar çok detay nedeniyle hataya payı maalesef yüksektir. Bu nedenle Avrupa hipertansiyon cemiyeti ilk tanıda ambulatuar kan basıncı holteri denilen bir cihazla 24 saatlik ortalama gündüz ve gece ortalamalarının değerlendirilmesini önermektedir. Maalesef pek çok ülkede hasta başına düşen holter sayısı son derece düşüktür. Holter cihazının tedarik edilemediği durumda ise üst koldan ölçen otomatik tansiyon ölçüm cihazları ile evde tansiyon takibi önerilmektedir.
Hipertansiyonun Tedavisi nasıl olur?
Hipertansiyon tedavisi, kan basıncının 140/90 (Ev ölçümü <130/80) mmHg altına düşürmekle gerçekleşir. Hastada, kalp hastalığı, şeker hastalığı, böbrek yetersizliği gibi hastalıklar varsa kan basıncını kontrol altına almak çok önemlidir.
Tedavinin üç bileşeni vardır. yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi ve ilaç-dışı spesifik tedaviler. Yaşam tarzı değişikliği olmazsa ilaç tedavisi de yetersiz kalır. Yaşam tarzı değişiklikleri; kontrollü kilo verme, tuzu azaltma, düzenli spor ve egzersiz, alkolü kısıtlamak ve sigara bırakmak, akdeniz tipi diyet önerileri olarak kısaltılabilir.
İlaç tedavisi hastanın yaşına böbrek ve kalp fonksiyonlarına diyabet gebelik gibi özel durumların varlığına göre bireyselleştirilmelidir. Tansiyon için ilaç tedavisi başlandıktan sonra ev takipleriyle yeterli tansiyon kontrolü sağlandığından emin olunmalı ve tansiyon normale geldi diye kendi başına ilaç kesilmemelidir. Bu ilaçlar bağımlılığa neden olmaz ama ilaç tedavisi ömür boyu olarak kabul edilmelidir. İlaçları olası yan etkilerinden korkarak bırakmak doğru değildir. Tüm tansiyon hastaları incelendiğinde yaklaşık yarısında tansiyonun yeterli kontrol edildiği tahmin edilmektedir. Maalesef ülkemiz rakamları da benzer düzeydedir. İlaç uyumsuzluğu ve yaşam tarzı önerilerinin yeterince dikkate alınmaması en temel sebeplerdir
Dirençli hipertansiyon nedir?
Bir hastada 3 tane tansiyon düşürücü moleküle rağmen (bir tanesi idrar söktürücü) hala tansiyonlar yüksekse veya 4 tane ilaçla zor kontrol ediliyorsa bu hastalar dirençli hipertansif olarak tanımlanır. Diyabetik kadın hastalar, uyku apnesi hastaları, hiper aldosteronizm, chushing hastalığı gibi hormonal durumlar mutlaka dışlanmalıdır. İlaç uyumsuzluğu ve uygunsuz tansiyon ölçümü ise yalancı direnç olarak adlandırılır. Hastanın gerçekten dirençli hipertansif olduğundan emin olunduktan sonra hipertansiyon açısından uzmanlaşmış multi disipliner bir hipertansiyon timi tarafından tetkik edilmelidir.
Dirençli hipertansiyon hastalarında altta yatan düzeltilebilir bir faktör bulunamayan hastalarda Renal denervasyon (böbrek sinirlerinin yakılması) karotis stimülasyonu gibi yöntemler denenmektedir. Renal denervasyon ülkemizde de uygulanan girişimsel bir yöntemdir. Bu işlemi uyguladığımız hastalarımız olmakla birlikte rutin kullanıma girmemiştir. Uzun dönemde böbrek atar damar hasarı en önemli kısıtlamasıdır.